Londra’dan bir Türk geçti

Yüz binlerce Türk’ün yaşadığı Londra’da hayatımdan ilginç kesitlere sahibim.Bu ülkede kahvehanesinden tutun,casinosuna…Camisinden tutun striptiz kulübüne herşey bulmak mümkün.Binlerce cami var ingiltere’de.En meşhur yemekleri fish and chips balık kızartması gibi birşey.Ama tadından yenmezin yenen cinsi bu.Orada bulunduğum sürece en önemli aktivitelerimden biri de Emirates cupta Galatasaray’ın başarısına tribünden tanıklık etmek oldu.Dünyaca ünlü British musuem’da insan iskeletlerini gördük,Natural history musuem( tarih müzesi)’da dinazor iskeletlerine tanık oldum.Ve şunu söyleyebilirim ki İngiltere dünyanın en tarihi eser kaçakçısı ülkesi.Ülkemizden tonla tarihi eser çalınmış.Ayrıca Picadilly Circus’ta içeceğini yudumlarken kendini Lord gibi hissediyorsun.Ne diyebilirim ki Muhtemelen Lordlar kamarasındakiler de böyle hissediyordur.Madam Tusueds da yani dünyanın en meşhur bal mumu heykel müzesinde de ilginç hisler yaşadım.Likya restaurant’ta Türklerle maç muhabbeti,Dolston kırathanesinde 51 inanılmaz bir heyecan katıyor insanın içine.Ama big ben’den london eye çeşitli mevkilerde gece surf’ü yapmak’ta çok zevkli işlerden biriydi…En meşhur yerlerinden bir kaçı da London zoo(hayvanat bahçesi) ,Baker street 221b sherlock holmes home and musuem ve de tabi ki Green park(Buckingham sarayı). Böyle fantastik bir ortamda aylarca dil eğitimimi alıp sertifikama da kavuştum.Arada kısa bir Glasgow kaçamağı yaptık.iyi geceler.

Korku Filmleri ve Ben